6 Haziran 2009 Cumartesi

Karaöz



Ve nihâyet Karaöz'ün girişine varıyoruz. Uzaktan gayet derli toplu görünen bu köyü merak etmiyor değilim hani. Kitaba göre burada market var, zaten bu kadar evi görünce olmaması garip kaçardı. Hemen sahile inip, üstümüzü başımızı çıkarıp, denize koşuyoruz. Tuzlu su ayaklarıma acayip iyi geliyor. Bence bu yürüyüşte, denizle her buluşmada mutlaka suya girmeli, inanılmaz rahatlatıcı bir etkisi var. Suyla biraz oynaştıktan sonra, plajın hemen yanındaki duş ve kabinlerde üstümüzü değiştiriyoruz. Ardından sitelerin arasındaki yoldan çıkarken marketle karşılaşıyoruz. Market sahibine "Yemek yiyebileceğimiz yer var mı?" diye sorunca üst katı gösteriyor. Meğer sitenin lokaliymiş orası. Marketin girişinde oturan yaşlı amca, buranın yerel turistlerin mekânı olduğunu söylüyor. İki tane site varmış, toplamda da 400 kadar ev. Asıl Karaöz daha içerideymiş. Buranın ahalisi de seracılık yapıyormuş, ağırlıklı olarak biber yetiştiriyorlarmış. Gerçekten de yol boyunca gördüğümüz seraların tümü silme biberdi :) Yukarıdaki lokali işleten kişi de Adanalı bir kebap ustası. Son derece nazik, görmüş geçirmiş bir insan. Yıllarca tali köylerinde, otellerde çalıştıktan sonra Kumluca'ya yerleşmiş, yazın da Karaöz'deki bu mekânı işletiyormuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder