3 Nisan 2010 Cumartesi

15km ama dile kolay...




Gelidonya Feneri'ni tepeden gören noktaya gelene kadar bile iflahım kesildi desem yalan olmaz. Patika o kadar kırıcıydı ki anlatamam. Eğer ayak bilekleriniz yeterince güçlü değilse bir süre sonra gerçekten acı verici olmaya başlıyor çünkü bilek her ne kadar botunuzun konçuyla çevrili olsa bile sürekli burkulma eğilimi taşıyor. Oradaki tüm kas ve lif grupları sürekli her yöne esniyor. Sanırım böyle bir tur öncesi ayak bileklerini iyice çalıştırmak lazım çünkü tüm yük oraya biniyor. Artık küçük de olsa tecrübe sahibi olduğum için tempolu yürüyor ama nefesimi de olabildiğince kontrol etmeye çalışıyorum. Nefes almak için ekstra efor sarfetmeye başladığınızda kanbasıncı da yükseliyor haliyle. Tabii o zaman beyin hafiften zonklamaya başlıyor :) Yol boyunca sürekli nemlendirerek boynuma sardığım poşu benim kurtarıcım oldu diyebilirim. Hem boynunuzu, hem de oradan beyne giden damarlarınızı serin tutuyor. Özellikle sıcak havalarda bu kadar uzun mesafeler yürümeyi planlıyorsanız elzem. Tuğrul'la birlikte kısa kısa molalar vererek yürüyoruz. Yol kırıcı olduğu için tempo yavaş sayılır. Saati 4 yaptığımız için hava kararmadan Adrasan'a gidebilmek için daha hızlı yürümek gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder